bugün

entry'ler (11)

akne

her yasta sivilce olabilmesine ragmen, sivilce olusumunu esas tetikleyen sey, ergenligin baslamasiyla artan hormonal aktivitedir. Hem disi, hem de erkeklerdeki testosteron, derideki yag bezlerinin asiri calismasina ve gereginden cok yag (sebum) salgilamasina sebep olur. normalde deri ve tuyleri korumakla gorevli olan sebum, fazla salgilandiginda derideki gozenekleri tikayarak, normalde kendi halinde takilan propionibacterium acnes adli bakteri icin yagli balli bir yasam ortami sunar. bu bakteri, sebumu yikarak enflamatuar yan urunler salar ki bunlar da deride kizarikliga, aciya ve iltihap olusmasina neden olur. sivilce diye tabir edilen sey de zaten bu belirtilerin gozumuze yansiyan seklidir. genelde yuzde ortaya cikmakla beraber sirt, gogus ve omuzlarda da akne gorulebilir. akne, hafif, orta siddetli ve siddetli diye uc sekilde siniflandirilir ve tedavi uygulanirken akne turu goz onune alinir. akne tedavileri (topikal kremler, topikal ya da sistemik antibiyotikler veya sistemik retinoidler), sayacagim bu uc etkiden birini, ikisini ya da hepsini gosterir: ciltteki yaglanmayi azaltmak, bakteri populasyonunu azaltmak ve/veya enflamasyonu azaltmak.

moleküler biyoloji ve genetik

tc universitelerinin, kurmakla hem kendi kurumlarini rezil ettigi, hem de ogrenci ve mezunlarini sefil ettigi bolumdur. molekuler biyoloji ve genetik gibi oldukca pahali bir programa ayiracak yeterli butce ve mufredati hakkiyla isleyebilecek kalifiye ogretim elemani yokken, bugun turkiye'de neredeyse iki elin parmaklari kadar molekuler biyoloji ve genetik bolumu acilmis olmasi abesle istigaldir. butun dunyada, bir universitenin basarisi kat sayisi, yalnizca sahip oldugu bolumlerin niceligi ve niteligi ile degil, ayni zamanda ogrencilerin memnuniyeti ve mezunlarin is bulabilirligi ile hesaplanir. bu yuzden olsa gerek ki senelerdir global ilk 500 universite arasina, turkiye'den tek bir universite sokabilmis degiliz!

soho

soho, londra'nin 'escinsel koyu' olmasinin yani sira, cin mahallesinin de merkezidir. cin yeni yili, cesitli festivallerle burada kutlanir. cuma ve cumartesi geceleri, uzerinize uzerinize gelen insan kalabaligini yararak soho sokaklarinda yurumeye calismak oldukca mesakkatlidir.

amy winehouse

kocasinin christmas tatilini hapishanede gecirecek olmasinin verdigi uzuntuden midir yoksa gazetecilerin surekli olarak burnunda fotografladigi 'gizemli' beyaz tozun yarattigi moddan midir bilinmez, son verdigi konserlerinde hayranlarini husrana ugratan stil sahibi, fevkalbeser yorumcu. gecenlerde george micheal kendisi icin "en iyi kadin vokal" yorumunda bulunmustur.

lb

besin bakimindan zengin bir sivi kultur ortami (besi yeri). luria-bertani broth diye de bilinir ve temelde bakteri kulturu buyutmek icin kullanilir. 1 litre sudaki bilesimi soyledir:
10 gram tryptone
5 gram maya ekstrakti
5 gram sodyum klorur

in vivo

latinceden odunc aldigimiz bir kelime olup 'canli icerisinde' manasina gelir. her zaman egik (italik) yazilir.

kıbrıs türk hava yolları

en azindan, dusuk ya da yuksek butceli diger hava yolu sirketleri gibi havacilik sicillerine kara leke olarak gecmis aci vukuatlara sebebiyet vermemis, temiz bir hava yolu sirketidir.

gulsin onay

turkiye ve hatta diger dunya ulkeleri icin cok buyuk bir degerdir. hem teknik, hem de yorum yonunden muazzam bir sanatcidir. gunumuz itibariyle, cambridge universitesi'nde matematik profesoru olan ingiliz esiyle cambridge'de ikamet etmektedir.

james watson

kendini dogru ifade edebildi ya da edemedi, netice itibariyle akademik hayattan 'aforoz' edilmis unlu bilim insanidir. irkcilikla bagdastirilan dusunceleri, watson'in, 39 yilini gecirdigi cold spring harbor laboratory'den istifa etmek zorunda kalmasiyla sonuclanmistir.

queen mary

eksiksiz ismi, "queen mary, university of london" olan ve birlesik krallik'in onde gelen egitim kurumlarindan biri konumunda bulunan kolejdir. Merkez Londra'da (Zone 1+2) ogrenci yurtlarinin da dahil oldugu bir yerleskeye sahip tek Londra universitesi queen mary'dir ve times'in, dunya genelinde her yil yaptigi universiteler siralamasinin 2006 sonuclarinda ilk 100'e girme basarisini gostermistir.

the elephant man

usta yönetmen lynch'in, seyircinin bam teline dokundugu, 80'lerden bir drama. hilkat garibesi gibi görünen fakat oldukça zeki ve hassas bir 'insan'ın sirkten kurtarılıp bir cerrah tarafından (ki anthony hopkins amca oluyor kendisi) fiziğinin düzeltilmesi çabasını anlatır. herkesin yüzüne bakmaya korktuğu fil adam, zamanla soylu aileler arasında bir 'moda' haline gelir. zengin kesim, fil adamın odasına çay sohbetlerine, vs. gelir. yine de insanların ona karşı olan ön yargısı hiç değişmez. sonu insanı ağlatacak cinsten bir klasiktir. izlenmediyse, muhakkak izlenmelidir.